ARAYIŞ
Bir dans bu, bir düş; benim var oluş mücadelem Kim verdi ellerimdeki bu ateşi? Ayaklarımda yeryüzünü gıdıklayan bir rüzgâr var Işığın nereye kadar gittiğini bilseydim eğer veya bir notanın çıkarttığı sesin ulaştığı yeri O zaman geldiğim yeri bulabilirdim Koşmama gerek yok, koşmak bir yere varmayacak, bunu biliyorum Belki de öylece uzanmalıyım O ‘hiç’ kadar dingin boşluğa kendimi bırakmalıyım Bazı zamanlar başka bedenlerde kendi yüzümü görüyorum Sanki kendimle karşılaşmışım, hiç tanımadığım o kişi benmişim Merhaba genç kadın, sizi tanımak güzel Sanki ifadenizde bir özlem mi var? Derken az ilerde genç adamı görüyorum Onu tanımıyorum Merhaba genç adam, sizinle daha evvel tanışmamıştık Sadece bir kez baktık birbirimize Bana elinizi verir misiniz? “Bana ‘sen’ diye seslenebilirsiniz genç hanım.” Seni tanımıyorum genç adam, seninle daha önce hiç tanışmadık Bana benzediğinizi duydum Sen de geceleri ayaklarını sallıyormuşsun, bir yerde okumuştum, doğru mu bu? Genç adam konuşmadı Yüzüme özlemle baktı ve elime öpücük kondurarak usulca uzaklaştı Bu bizim ilk öpücüğümüz Belki bir dahaki sefere ben de onu öperim Şu an buna daha fazla odaklanamam Hemen rahat bir yer bulup karanlık gökyüzüne uzun uzun bakmalıyım Aydınlanmam için karanlığı içime almam gerek Işığımın gittiği yeri bulmam için evrenin karanlığına ihtiyacım var Bir var oluş mücadelesi bu, bir arayış Varmak nedir bilmeden yürüdüğüm bu yolda, zamana değiyorum